Vaktidir şehri İstanbul'un artık.
Vapurla Üsküdar'a geçmenin,
martılara simit atmanın,
kız kulesini seyretmenin,
bayat olsada sandalda balık yemenin,
Beşiktaş'ta çay içmenin ve her seferinde gözleri ufka dikip
"Ey şehri İstanbul n'olacak seninle benim kavgam"demenin,
İstiklal'de rotasız bir gemi gibi gezinmenin,
Galata kulesine bakıp,
"Abi burdan taa Üsküdar'a uçmuş yaa! "demenin,
Her seferinde vazgeçmenin sonra yeniden bağlanmanın kopmamışçasına,
Hani demiş ya bir aşık istanbula;
"Ey umutların hayalle birleştiği şehir güzel bir kadın gibisin, seni sevsem demir parmaklıklardayım aşkının, seni terketsem çöllerdeyim Mecnun misali, ne seni sevmeme izin veriyosun, ne de senden vazgeçmeme, beni süründürüyosun, olsun seninleyim ya; herşeye değer kölen olurum,paryan olurum hatta kıtmirin olurum vazgeçmem senden"